Cuma, Haziran 09, 2006

DAĞ GÜLÜ

Ben dağ gülü diyorum bu çiçeklere ama sanırım kuşburnu çiçeği:))) Her yer bu ağaççıklarla kaplı burada. Kuşburnu verdiğini göremeyeceğim ama renkleriyle bir süre de olsa hayatımı şenlendirdiler. Doğa insanın hayatında ne kadar önemli ve zaruri. Hep bahçeli bir evim olsun, çiçekler, sebzeler, meyve ağaçlarıyla doldurayım diye hayal ediyorum, Kale'ye de bu nedenle gelmiştim herkesi arkamda bırakarak. Şimdi ise birşeylerin eksikliği doldu içime. Sanırım bu ortamı arkadaşlarıma yakın bir yerde yapmalıyım. En azından hayallerimdeki bu evde onları ağırlayabileyim.

ESKİ EV

Bu eski ev terkedilmiş olmasına rağmen hala canlı adeta. Kızımı gezmeye çıkardığımda hep buradan geçiyorum. Bana güzel şeyler anımsatıyor, çocukluğum gibi... Çocuk olsaydık ne güzel saklanırdık burada, nasıl yuvarlanırdık çimlerde diye düşünmeden geçemiyorum. Ama Kale'de çocuklar oynamıyor çimlerde, caddeyi tercih ediyorlar ellerindekinin kıymetini bilemeden. Hatta oynadıkları bile o kadar nadir ki neyaparlar evlere hapsolup anlayamıyorum. Bizim çocukluğumuz kırlarda geçti, iyi ki de öyle olmuş. Doğayı tanıdık, böcekleri, çiçekleri tanıdık. Her çiçek görüşümde, şundan taç yapardık, bundan toka, bunun sütü vardır... diyebiliyorum en azından. Her çiçekte her kokuda bir anım var.

Pazartesi, Haziran 05, 2006

PAPATYA RESİMLERİ

Papatyalara özel bir sevgim olmuştur hep. Yüreğimden geçenleri yansıtıyor adeta. Gördüğüm yerde de resmini çekmeden geçemiyorum. Burada o kadar çok papatya var ki her adımda karşıma çıkıyor, gelincikler de onlara eşlik ediyor. Bu baharı Ankara'da geçirmediğim ve bu güzellikleri doya doya izleyebildiğim için çok mutluyum.

Cuma, Haziran 02, 2006

BİR TUTAM BAHAR

Bahar ne kadar da yakışıyor Akyaka'ya her yerden çok. Her adımda bir renk her adımda bir koku. İçime çekmeden gidemezdim buradan. Hem gözlerim hem burnum bayram etti. Daha çok fotoğraf çekmeye vaktim olmadı, bir dahaki sefere. Paylaşacak, söyleyecek o kadar çok şeyim var ki buraya ait..

BEGONVİLLER

Bir çiçek bu kadar güzelleştirebilir evleri, bahçeleri... Bu kadar simgeleşebilir bulunduğu yerle... Akyaka'ya girdiğinizde sizi begonviller karşılıyor rek cümbüşüyle, gözleriniz takılıp kalıyor derinlere... Sizi bu güzellikle başbaşa bırakayım bir de hayalinizle...

AKYAKA EVLERİ


Tatil mevsimi de başladı ve ben yine Akyaka'dayım. Bir saat uzaklıkta olunca gelmeden olmaz elbette. Onca yolu katedip geldiğimizi düşünürsek. Gökova'ya gitmeden bir yıl geçirmeyi düşünemiyorum. Eşimle her yıl farklı yerlere gidelim desek de gittiğimiz yerler bizi tatmin etmediği için Muğla'ya tekrar geliyoruz. Buralar bizim gönlümüzün tahtında oturuyor. Ölüdeniz ve Akyaka özellikle. Hele evleri yok mu beni öldürecek, Burada yaşayanlar ne kadar şanslı demekten kendimi alamıyorum. Bu fotoğraf da geçen haftaki gezimizden. Kızım da ilk defa denize girdi, henüz beş aylık ama zamane çocuğu çok şanslı Bizim 20 yaşından sonra denizle tanıştığımızı düşünürsek. Ürktü başta ama o da sevdi biliyorum. Benim gönlüm Gökova'da atıyor ne yapayım.